17 Mayıs 2024 - Cuma

Şu anda buradasınız: / MUVAHHİD MÜ’MİNLERE MÜJDE!
MUVAHHİD MÜ’MİNLERE MÜJDE!

MUVAHHİD MÜ’MİNLERE MÜJDE! ABDULLAH DÂİ

“Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi onurlu-üstün bir makama sokarız.”1

 Böyle buyuruyor kullarına karşı çok merhametli ve çok affedici Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ...

 Bütün varlığı hikmetli bir gaye ile O yarattı ve yarattığı kulları üzerinde hiçbir ortağı olmaksızın buyruk O’nundur...2

 Yegâne buyruk sahibi Allah Azze ve Celle buyurmaktadır:

 “Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiğinde, onlara de ki: ‘Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehâlet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse şübhesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir.”3

 “Sonra onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir.”4

 Yegâne Rabbimiz, Melikimiz ve İlâhımız Allah Teâlâ, muvahhid mü’min kullarına, kendilerine yasak kılınmış büyük günahlardan sakındıkları takdirde, diğer kusurlarını örtüp affedeceğini ve kendilerini izzetli-üstün bir makama, yani cennete sokacağını bildiriyor...

 “(Bu,) Allah’ın va’didir. Allah, va’dinden geri dönmez. Ancak insanların çoğu bilmezler.”5

 Hüküm ve hikmet sahibi, yaratmanın ve emirin yalnızca kendisinin olan Allah Teâlâ’nın “büyük günahlar” diye beyân buyurduğu günahların ne olduğunu, Kur’ân’ı açıklama yetkisine sahib olan önderimiz Rasulullah (s.a.s.)6 açıklamakta ve onlardan sakınmayı emretmektedir...

1- Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor:

Rasulullah (s.a.s.):

“Helâk edici olan yedi şeyden çekinin!” buyurdu.

Sahabîler:

- Ya Rasulallah, bu yedi şey nedir? diye sordular.

Rasulullah:

“Allah’a şirk koşmak, Sihir yapmak, Allah’ın haram kıldığı bir canı öldürmek, haklı öldürülen müstesnâ,

Ribâ (faiz kazancı) yemek,

Yetim malı yemek,

Düşmana hücum sırasında savaştan kaçmak,

Zinâdan kal’aya girmişçesine korunmuş olup hatırından bile geçirmeyen mü’min kadınlara zinâ iftirası atmak” buyurdu.7

2- Ubeyd b. Umeyr (aynı zamanda) Sahabî olan babasının kendisine şöyle dediğini söyledi:

Bir adam, Rasulullah (s.a.s.)’e gelerek:

-Ya Rasulallah, büyük günahlar nelerdir? diye sordu.

(Rasulullah da:)

“Onlar dokuzdur!” diye buyurdu.

Ve bir önceki hadisin mânâsını ifade etti.

(Bu hadisin ravisi İbrahim b. Yakub yahud Ubeyd, bir önceki hadise) ilave olarak (şunları da) rivayet etti:

“Müslüman olan anne ve babaya karşı gelmek,

Ölü iken de, diri iken de kıbleniz olan Beyt-i Haram’a saygısızlık yapmaktır.”8

3- Abdullah b. Mes’ud (r.a.) anlatıyor:

Ben, Rasulullah’a sordum-yahud Rasulullah’a şöyle soruldu:

- Allah katında hangi günah en büyüktür? dedim.

Rasulullah (s.a.s.):

“Seni Allah yaratmış olduğu hâlde Allah’a bir benzer uydurmandır.” buyurdu.

- Sonra hangi (günah büyüktür)? diye sordum.

Rasulullah:

“Seninle beraber yemek yemesinden korkarak çocuğunu öldürmendir.” buyurdu.

- Bundan sonra hangisi (büyüktür)? dedim.

Rasulullah (s.a.s.):

“Komşunun halîlesiyle (yani hanımıyla) zinâ etmendir.” buyurdu.

Rasulullah (s.a.s.)’in bu cevablarını tasdik edici olarak:

“Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha tapmazlar. Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zinâ etmezler. Kim bunları yaparsa, ağır bir ceza ile karşılaşır.”9 ayet-i kerimesi indi.10

4- Seleme b. Kays (r.a.) anlatıyor:

Rasulullah (s.a.s.), Vedâ Haccı’nda şöyle buyurdu:

“Dört şeyden uzak durun! Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayın. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Hırsızlık yapmayın. Zinâ etmeyin.”11

5- İbn Abbas (r.anhuma) rivayet eder.

Bir adam:

- Ya Rasulallah, büyük günahlar nelerdir? diye sordu.

Rasulullah (s.a.s.):

“Allah’a şirk koşmak, Allah’ın rahmetinden umut kesmek ve Allah’ın azabından yana kendini emin düşünmek.” buyurdu.12

6- Ebu Bekre (r.a.) anlatıyor:

Rasulullah (s.a.s.), üç kerre:

“Büyük günahların en büyüğünü size haber vereyim mi?” buyurdu.

Sahabîler:

- Evet, haber ver ya Rasulullah! dediler.

Rasulullah:

“Allah’a şirk koşmak, ana-babaya eziyet vermek.” buyurdu.

Dayanmakta iken oturdu da:

“İyi dinleyin! Bir de yalan yere şahidlik etmektir.” buyurdu.

Rasulullah, bu son sözü tekrar etmekte o kadar devam etti ki, nihayet biz(kendisine acıyarak):

- Keşke sussa! diyorduk.13

Bu konudaki birçok hadis-i şeriften örnek olarak birkaç tanesini kaydettik... Yegâne önderimiz Rasulullah Muhammed (s.a.s.)’in beyân buyurduğu büyük günahların hepsi ayet-i kerimelerde yer almıştır... Örnek olarak İmam Taberî (rh.a.)’ın meşhur tefsirinde yer alan Ubeyd b. Umeyr (rh.a.)’ın açıklamalarını kaydedelim!..14

Ubeyd b. Umeyr (rh.a.) şöyle söyler:

-Büyük günahlar yedidir. Bunların her biri hakkında Allah Teâlâ’nın Kitabı’nda bir ayet vardır. Bunlar, şu günahlardır:

Allah’a ortak koşmak. Bu hususta Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

 “Allah’ı birleyen (Hanif)ler olarak, O’na (hiçbir) ortak koşmaksızın. Kim Allah’a ortak koşarsa, sanki o, gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.”15

 Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı öldürmek. Allah Teâlâ, bu hususta şöyle buyuruyor:

 “Kim bir mü’mini kasıdlı olarak (taammüden) öldürürse cezası, içinde ebedî kalmak üzere cehennemdir. Allah, ona gazablanmış, onu lânetlemiş ve ona büyük bir azab hazırlamıştır.”16

Faiz yemek. Allah Teâlâ, bu hususta şöyle buyuruyor:

 “Faiz (ribâ) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar.”17

Yetim malı yemek. Allah Teâlâ, bunun için şöyle buyuruyor:

“Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir.”18

Namuslu bir kadına zinâ iftirasında bulunmak. Allah Teâlâ, bu konuda şöyle buyuruyor:

“Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü’min kadınlara (zinâ suçu) atanlar, dünyada ve âhirette lânetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azab vardır.”19

Savaştan kaçmak. Bu konuda ayet-i kerimelerde şöyle buyrulmaktadır:

 “Ey iman edenler, toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arka çevirmeyin (savaştan kaçmayın).

 Kim onlara böyle bir günde-yine savaşmak için bir yana çekilen ya da bir başka bölüğe katılmak için yer tutanın dışında-arkasını çevirirse gerçekten o, Allah’dan bir gazaba uğramıştır ve onun barınma yeri cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o.”20

Hicret ettikten sonra dinden çıkıp tekrar Bedevîliğe dönmek. Bu hususta ayette şöyle buyrulur:

 “Şübhesiz, kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra, gerisin geri (küfre) dönenleri, şeytan kışkırtmış ve uzun emellere kaptırmıştır.”21

İmam Taberî (rh.a.) bunu, bu şekilde naklediyor...22

 Süfyân-ı Sevrî (rh.a.) nakleder:

 Abdullah b. Mes’ud (r.a.) şöyle der:

-En büyük günahlar, Nisa Sûresi’nin başından otuzuncu ayetine kadar zikredilen şeylerdir!

Sonra:

“Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi onurlu-üstün bir makama sokarız.” (Nisa, 4/31) ayetini okudu.23

Ali b. Ebi Talha, İbn Abbas (r.anhuma)’nın şöyle dediğini nakleder:

-Büyük günahlar, Allah’ın (Kur’ân’da anlatırken), cehennem ateşi, gazab, lânet veya azabla tehdid ettiği her günahtır.24

 Bir adam, İbn Abbas’a büyük günahlar hakkında sorarak:

 -Bunlar, yedi tane midir? dedi.

 İbn Abbas’ın cevabı şöyle oldu:

 -Büyük günahların sayısı neredeyse yedi yüzdür. Ancak istiğfarın bulunduğu yerde büyük günahtan, ısrarın bulundu yerde ise küçük günahtan bahsedilemez. Allah’a isyan olan her şey büyüktür. kim böyle bir şey işlerse, hemen istiğfar etsin!

 Allah, İslâm’dan dönen, bir farzı inkâr eden veya kaderi yalanlayan dışında bu ümmetten hiç kimseyi cehennemde ebedî bırakmaz.25

 Konumuzla ilgili ibretlik bir olay!.. Hakikati apaçık beyân eden ve her muvahhid mü’minin ders alacağı bir olay!..

 İmam Hasan el-Basrî (rh.a.) anlatıyor:

 Bazıları Mısır’da, Abdullah b. Amr (r.a.)’a:

-Allah’ın Kitabı’nda yapılması emredildiği hâlde yapılmayan birtakım şeyler görmekteyiz. Bu hususta Mü’minlerin Emiri’yle görüşme yapmak istiyoruz, dediler.

 Bunun üzerine Abdullah b. Amr, onlarla beraber, Ömer (r.a.) ile görüşmek üzere Medine’ye gitti.

 Ömer (r.a.), Abdullah’a:

 -Ne zaman geldin? diye sordu.

 Abdullah:

 -Şu zamandan beri buradayım, dedi.

 Ömer (r.a.):

 -İzin alıp da mı geldin? diye sordu.

 Abdullah, ne cevab vereceğini bilemeyip şöyle dedi:

 -Ya Emiru’l-mü’minin, bazı kimseler Mısır’da yanıma gelerek, “Allah’ın Kitabı’nda emredildiği hâlde yapılmayan birtakım şeyler görmekteyiz” dediler ve bu konuda seninle görüşmek istediler, dedi.

 Bunun üzerine (İmam) Ömer (r.a.):

 -Onların hepsini yanıma getir, dedi.

 Abdullah da insanları bir yerde (ev önünde geniş avluda) topladı.

 Ömer (r.a.), onların kendisinin en yakınında duranı tuttu ve:

 -Allah ve İslâm aşkına söyle bana, sen hiç Kur’ân’ın tamamını okudun mu? dedi.

 Adam:

 -Evet, dedi.

 Ömer (r.a.):

 -Onları teker teker kendinde uyguladın mı? diye sordu.

 Adam:

 -Allah için söyleyeyim ki, hayır! dedi.

 Adam, “evet” deseydi, Ömer, onunla tartışacaktı.

 Ömer (r.a.):

 -Kur’ânı-ı bakışlarında tam uyguladın mı? diye sordu.

 Adam:

 -Hayır, dedi.

 Ömer (r.a.):

 -Kur’ân-ı dilinde tam uyguladın mı, onu işlerinde tam uyguladın mı? dedi ve böyle uzun uzadıya sıraladı. Sonra şöyle dedi:

 -Annesi Ömer’i kaybetsin. Yoksa Ömer’i, insanları Allah’ın Kitabı’na göre düzeltmekle mi yükümlü tutuyorsun? Rabbimiz, bizim günahlarımızın olacağını bildi.

 Ömer (r.a.) daha sonra:

 “Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi onurlu-üstün bir makama sokarız.” (Nisa, 4/31) ayetini okudu, ardından şöyle dedi:

 -Herhangi bir Medineli (veya kimse) sizin geldiğinizden haberdar oldu mu? diye sordu.

 Onlar:

 -Hayır, dediler.

 Ömer (r.a.):

 -Haberdar olsalardı, size nasihat ederlerdi, dedi.26

 Emiru’l-mü’minin İmam İbnu’l-Hattab (r.a.)’ın bu açıklamasından apaçık anlaşılan odur ki, Aziz İslam Milleti’nin muvahhid mü’min ferdleri, bulundukları şartlarda imkânları nisbetince, Kur’ân ve Sünnet’teki emirlere muhatabtırlar… İmkânlarının el verdiği ölçüde mükellef oldukları emirleri yerine getirecek ve nehyedilen haramlardan ve günahlardan tamamen sakınmaya gayret edecekler... Elbette ki bu, “büyük günahlardan sakınalım yeter” deyip küçük günahları önemsememek anlamına gelmez... Büyük günahlardan sakınıldığı gibi, bile bile küçük günahları işlememeye de çok dikkat edilmeli... Böyle bir kusur gündeme geldiğinde, “tövbe ve istiğfar ile” onun silinmesine çalışılmalıdır...

 İbn Mes’ud (r.a.) şöyle der:

 -Yolculuğa çıkan bir topluluk, çöl olan bir yerde konakladı. Yanlarında bulunan yemekler de ancak ateşle pişirilerek yenebilirdi. Yakacak bir şeyler toplamak üzere her biri bir tarafa dağıldı. Kimisi tezek, kimisi kemik, kimisi sopa derken yemeği pişirecek kadar yakacak topladılar.

 Küçük günahların bâsit ve değersiz görülmesi de buna benzer. Kişi bâsit görüp yalanı söyler, günahı işler. Ama zamanla Allah, kendisini yüz üstü cehennem ateşine atacak kadar bu günahları birikip çoğalır.27

 Yasaklanan büyük günahlardan uzak duran, küçük günahları bile bile yapmamaya dikkat eden ve emrolunan ibadetleri, Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti üzere gerçekleştirmeye çalışan muvahhid mü’minlere müjdeler!..

1- Ebu Hüreyre (r.a.) rivayet eder.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde beş vakit namaz, iki Cuma ve iki Ramazan aralarındaki günahlara keffârettir.”28

2- Ebu Hüreyre (r.a.) ve Ebu Said el-Hudrî (r.a.) anlatıyorlar:

Rasulullah (s.a.s.), bir gün bize bir konuşma yaparak üç defa:

“Kuvvet ve irâdesiyle yaşadığım Allah’a yemin ederim ki.” buyurdu ve sonra da ağlamaya başladı.

Bunun üzerine hepimiz ağlamaya koyulduk. Rasulullah (s.a.s.)’in niçin yemin ettiğini bilmiyorduk. Daha sonra Rasulullah (s.a.s.) başını kaldırdı, yüzünde sevinç alâmetleri vardı. O’nun bu hâli, bizim için kırmızı develerimizin olmasından daha sevinç verici idi.

Rasulullah (s.a.s.), daha sonra şöyle devam etti:

“Beş vakit namaz kılan, Ramazan orucu tutan, zekât veren, yedi büyük günahtan sakınan hiç kimse yoktur ki, cennet kapıları kendisine açılıp da ona, selâmetle gir, denilmesin.”29

3- Cabir (r.a.)’dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Büyük günahlardan uzak durun! Ölçülü olacak şekilde amellerinizi yapın ve bunun karşılığında verileceklere sevinin.”30

4- Ebu Eyyûb el-Ensarî (r.a.) anlatıyor:

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Allah’a kulluk edip hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmayan, namazı kılan, zekâtı veren ve büyük günahlardan sakınan kimse cennetliktir.”

Kendisine:

-Büyük günahlar nelerdir? diye soruldu.

O (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Allah’a şirk koşmak, haksız yere müslüman öldürmek ve savaş günü cepheden kaçmak.”31

5- Ubeyd b. Umeyr, Sahabî olan babasından naklediyor:

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Haberiniz olsun ki, gerçekten Allah’ın velîleri namaz kılanlar, kendilerine yazılmış beş vakit namaza özen gösterenler, orucun kendisi üzerinde bir hak olduğunu görüp ecrini Allah’dan bekleyerek Ramazan orucu tutanlar, malının zekâtını ecrini Allah’dan umarak verenler, Allah’ın yasaklamış olduğu büyük günahlardan uzak duranlardır.”32

Rabbimiz Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:

“Haberiniz olsun, Allah’ın velîleri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır.

Onlar, iman edenler ve (Allah’dan) sakınanlardır.

Müjde, dünya hayatında ve âhirette onlarındır. Allah’ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.”33

6- Ubeyd b. Umeyr (rh.a.) babasından nakleder:

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Bir adam, büyük günahları işlemeksizin namazını dosdoğru kılar, zekatı verir de ölürse, mutlaka o, kapı kanatları altından olan bir yurtta Nebî ile birlikte olacaktır.”34

“Ehl-i Sünnet”in meşhur âlimlerinden İmam Ebu Mansûr el-Mâtüridî (rh.a.),

“Te’vîâtu’l-Kur’ân” adlı tefsirinde:

“Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz.” (Nisa, 4/31) ayeti hakkında şunları söyler:

“Bu ayetin yorumu hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bazıları şöyle demiştir:

Bundan kasdedilen şirk kapsamına giren büyük günahlardır. Bunlar da birkaç çeşittir: Allah’a ortak koşmak, Peygamberleri inkâr etmek veya onların bazılarını inkâr etmek, ayrıca ibadetleri inkâr etmek, haramları helâl saymak, helâlleri haram kabul etmek ve diğerleri. Bunların hepsi Allah’a ortak koşmaktır. Denildi ki Cenâb-ı Hakk, Kebâir (büyük günahlar) kavramı ile Allah’a ortak koşma kebâirlerini kasdetmiştir. Kişi, şirk kebâirinden kaçınırsa, onun altında bulunanlar Allah’ın dilemesi ve bağışlamasıyla affedilebilir. Şu ilâhi beyânda yer aldığı gibi:

“Gerçekten Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar”35

O, burada, şirkin altında bulunan günahları dilmesine bağlı olarak bağışlayacağını va’detmemiştir. Söz konusu bağışlama, Allah’ın dilemesine bağlıdır. Dilerse kişiye azab eder, dilerse onu affeder. Başarıya ulaştıran Allah’dır.

Şöyle de denilmiştir:

Allah, kebâir tabiri ile İslâm’daki büyük günahları kasdetmiştir. O da iki şekilde yorumlanabilir.

Birincisi, büyük günahlardan kaçınmak suretiyle küçük günahların bağışlanması.

İkincisi, güzel ameller işlemek suretiyle yine küçük günahların bağışlanması.

Görmez misin ki O, ayetin sonunda:

 ‘Sizin kusurlarınızı örteriz.’ buyurmuştur.

 Günahları örtmek, ancak yapılan iyilikler sebebiyle olur. Görmez misin ki Allah, başka bir ayette şöyle buyurmuştur:

 ‘Şübhesiz iyilikler, kötülükleri giderir.’36

Cenâb-ı Hakk, kötülüklerin bir kısmını, yapılan iyilikler sebebiyle yok ettiğini haber vermiştir.”37

Ve Rabbimiz Allah, katıksız iman eden kullarına hitab ederek buyuruyor:

 “Ey iman edenler Allah’a kesin (nâsûh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki Allah, sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar.”38

Nisa, 4/31.

Bkz. A’raf, 7/54.

En’âm, 6/54.

Tevbe, 9/117.

Rum, 30/6. Zümer, 39/20.

Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

“Sana da Zikri (Kur’ân’ı) indirdik ki, insanlara kendileri

için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler

diye.” Nahl, 16/44.

Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Vesâyâ, B. 24, Hds. 29.

 Kitabu’l-Muhâribîn, B. 30, Hds. 48.

Sahih-i Müslim, Kitabu’l-İman, B. 38, Hds. 145.

Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Vesâyâ, B. 10, Hds. 2874.

Sünen-i Nesâî, Kitabu’l-Vesâyâ, B. 12, Hds. 3652.

Beyhakî, es-Sünenü’l-Kebîr, çev. Hüseyin Yıldız, Vdğ, İst.

2017, C.1, Sh.166, Hds.322. C.16, Sh.311, Hds.17211.

İmam Nesâî, es-Sünenü’l Kübrâ, çev. Zekeriya Yıldız,

İst.2011, c.10, Sh.353, Hds.11297.

Celâleddin es-Suyutî, ed-Durru’l-Mensûr, çev. Hasan

Yıldız, İst. 2012, C. 4, Sh. 351. İbn Ebî Hâtim’den.

Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Vesâyâ, B. 10, Hds. 2875.

İmam Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, C. 3, Sh. 532, Hds. 3461.

Hâkim en-Nîsâbûrî, el-müstedrek Ale’s-Sahihayn, çev. M.

Beşir Eryarsoy, İst. 2013, C 1, Sh. 360, Hds. 204.

İmam Buhârî Edebü’l-Müfred, B. 5, Hbr. 8 (İbn Ömer’den

Mevkuf Beyhakî) ES. Sünenü’l-Kebir, C. 19, Sh. 511, Hds. 207.

Celaleddin es-Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensûr, C. 4, Sh. 352.

İbn Cerir, İbn Ebi Hâtim, Taberânî, İbn Merdûye’den.

Nûreddin es-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid çev. Adem Ye

rinde, İst. 2015, C. 1, Sh. 123, Hds. 142. Taberânî, el-

Mu’cemu’l-Kebîr’den.

Furkan, 25/68.

Sahih-i Buharî, Kitabu’t-Tefsir, B. 228, Hds. 281 B. 4, Hds. 4.

 Kitabu’d-Diyât, Hds. 1.

 Kitabu’l-Edeb, B. 20, Hds. 30.

 Kitabu’t-Tevhid, B. 47, Hds. 158.

Sahih-i Müslim, Kitabu’l-İman, B. 37, Hds. 141-142.

Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’t-Talak, B. 48-50, Hds. 2310

Sünen-i Tirmizî, Kitabu Tefsiru’l-Kur’ân, B. 26, Hds. 3336.

Sünen-i Nesâî, Kitabu Tahrimu’l-Dem, B. 4, Hds. 4000-4002.

İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, çev. Hüseyin Yıldız,

Vdğ. İst. 2014, C. 15, Sh. 108-109, Hds. 21696-21698.

İmam Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, C. 3, Sh. 532, Hds. 3462-3464.

İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 16, Sh. 308, Hds. 23535-23536.

Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, C. 10, Sh. 423, Hds. 8098.

Nûreddin el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, C.1, Sh. 272,

Hds. 388. Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr’den.

Nûreddin el-Huysemî, Mecmau’z-Zevâid, C. 1, Sh. 273, Hds. 391. Bezzâr ve “el-Mu’cemu’l-Evsat’a Taberânî rivayet etmişlerdir.

Celâleddin ers-Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensûr, C. 4, Sh. 356.

İbn Ebî Hâtim’den.

Sahih-i Buhârî, Kitabu’ş- Şehâdât, B. 10, Hds. 19.

 Kitabu İstitâbeti’l-Mürtedin, Hds. 2.

 Kitabu’l-İsti’zân, B. 35, Hds. 46-47.

 Kitabu’l-Edeb, B. 6, Hds. 7-8.

Sahih-i Mûslim, Kitabu’l-İman, B. 38, Hds. 143-144.

Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Birri ve’s-Sılâ, B. 4, Hds. 1964.

Sünen-i Nesâî, Kitabu Tahrimu’d-Dem, B. 3, Hds. 3997-3998.

 Kitabu’l-Kasame, B. 47, Hds. 4838-4839.

Sünen-i Dârimî, Kitabu’d-Diyât, B. 9, Hds. 2365.

İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 16,Sh. 302, Hds.

23526-23527.

Abdurrezzak es-San’ânî, Musannef, çev. Zekeriya Yıldız,

İst. 2013, C. 10, Sh. 551, Hds. 19707.

Beyhakî, es-Sünenü’l-Kebîr, C.19, Sh.510, Hds.20788.

Abdullah b. Abbas (r.anhuma) uzun bir metin ile hadis-i şeriferde beyân edilen “Büyük Günahlar”ın, hangi ayetlerde geçtiğini açıklamıştır...

Bkz. Celâleddin es-Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensûr, C. 4,

Sh. 359, İbn. Cerir, İbnu’l-Munzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn

Merdûye’den.

Hac, 22/31.

Şu ayeti de hatırlatalım:

“Gerçekten Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz.

Bunun dışında kalan ise dilediğinin bağışlar. Kim Allah’a

şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur.”

Nisa, 4/48,116.

Nisa, 4/93.

Bakara, 2/275.

Nisa, 4/10.

Nur, 24/23.

Enfal, 8/15-16.

Muhammed, 47/25.

Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Taberî Tefsiri, çev. Hasan Karakaya-Kerim Aytekin, İst. 1996, C. 2, Sh. 503.

İmam Hafız İbn Kesîr, İbn Kesîr Tefsiri, çev. Dr. Savaş

Kocabaş, İst. 2010, C. 3, Sh. 112.

İmam Hafız İbn Kesîr, A.g.e C. 3, Sh. 110.

et-Taberî, A.g.e. C. 2, Sh. 502.

el-Beğavî, Beğavî Tefsiri çev. Nurgül-Ayşegül Özdemir,

İst. 2018, C. 2, Sh. 187.

İmam Hafızİbn Kesîr, A.g.e. C. 3, Sh. 113.

et-Taberî, A.g.e. C. 2, h. 504.

El-Beğavî, Beğavî Tefsiri-Meâlimu’t-Tenzîl, C. 2, Sh. 187.

İmam Hafız İbn Kesîr, A.g.e. C. 3, Sh. 111.

Celâleddin es-Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensûr, C. 4, Sh. 362.

İbn Cevzî, Zadu’lMesir, çev. Doç. Dr. Abdulvehhab

Öztürk, İst. 2009, C. 1, Sh. 548-550.

İmam Hafız İbn Kesîr, A.g.e. C. 3, Sh. 109. İmam Taberî (rh.a.)’den.

İmam İbn Kesîr (rh.a.) notu:

“Bunun senedi de, metni de hasendir. Her ne kadar Ha-

san el-Basrî’nin (İmam) Ömer (r.a.)’dan direk rivayeti olsa

ve senedde kopukluk bulunsa da bu rivayet şöhret

bulmuştur ve kabulü için bu yeterlidir.”

Celâleddin es-Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensûr, C. 4, Sh. 349.

Abdurrezzak es-San’ânî, Musannef, C. 11, Sh. 232, Hbr. 20278.

Sahih-i Müslim, Kitabu’t-Tahare, B. 5, Hds. 14-16.

Sünen-i Tirmizî, Kitabu’s-Salât, B. 160, Hds. 214.

Sünen-i İbn Mace, Kitabu İkametu’s-Salâ, B. 79, Hds. 1086.

İbn Huzeyme, Sahih-i İbn Huzeyme, çev. Recep Küçük-

şahin, Vdğ. İst. 2016, C. 1, Sh. 220. Hds. 314.

Beyhakî, es-Sünenü’l-Kebîr, C. 19, Sh. 514-515, Hds. 20795-20796.

Sünen-i Nesâî, Kitabu’z-Zekat, B. 1, Hds. 2431.

İmam Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, C. 3, Sh. 19, Hds. 2230.

İbn Huzeyme, Sahih-i İbn Huzeyme, C. 1, Sh. 220, Hds. 315.

Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, C. 4, Sh. 588, Hds. 2997.

Beyhakî, es-Sünenü’l-Kebîr, C. 19, Sh.515, Hds.20797.

Nûreddin el-Huysemî, Sahih-i İbn Hibbân Zevâidi, çev.

Hanefi Akın, İst. 2012, C.1, Sh.60, Hds.17.

İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 16, Sh. 308, Hds. 23537.

Celâleddin es-Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensûr, C. 4, Sh. 349.

İbn Cerîr’den.

Sünen-i Nesâî, Kitabu Tahrimu’d-Dem, B. 3, Hds. 3996.

İmam Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, C. 3, Sh. 530, Hds. 3458.

Hâkim Nîsâbûrî, el- Müstedrek, C. 1, Sh. 241, Hds. 68.

Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, C. 1. Sh. 360, Hds. 204. C. 10, Sh. 153, Hds. 7740.

Beyhakî, es-Sünenü’l-Kebîr, C. 19, Sh. 511, Hds. 20789.

Nûreddin el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, C. 1, Sh. 123,

Hds. 142. Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr’den.

Yunus, 10/62-64.

Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, C. 1, Sh. 360, Hds. 204, C. 10, Sh. 153, Hds. 7740.

Nûreddin el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, C. 1, Sh. 123,

Hds. 142. Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr’den.

Nisa, 4/48.

Hud, 11/114.

Ebu Mansûr el-Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, çev. Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz, İst. 2016, C. 3, Sh. 169-170.

Tahrim, 66/8.

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul